15 Ekim 2009 Perşembe

Eşiniz 'gay' olabilir mi?

Dünya değişiyor; evler, arabalar, yaşam koşulları, meslek seçimleri, müzik tarzları, giyim stilleri, telefonlar, kediler, köpekler ve tabii ki bizler…

Çok klişe kaçacak biliyorum ama söylemeden de geçemeyeceğim; değişmeyen tek şey değişimin kendisidir. Bu çok doğru bir söz, beklentilerimiz dahi değişebiliyor hayattan. Hiçbir şey planladığımız gibi olmuyor. Zaten Tanrı da dermiş ya; bana planlarınızdan bahsedin, sizinle dalga geçeyim diye… Boşuna demiyor. Her gün yeni bir olayla karşılaşıp nasıl olur demeden geçemiyor insan. Tanrı ve insanlar beni hep şaşırtıyor. Aslında alışmam gerek bu duruma biliyorum ama bir türlü dengeyi kuramadım sanırım, şaşırmakta üstüme yok!














Kışı kucaklayacağımız şu günlerde herkesin içini bir sıkıntı aldı, suratlar yavaş yavaş düşmeye başladı. Oysa ben kışı çok severim. Biliyorum İstanbul'u çamur alıyor, hava puslu ve çığlık atılası oluyor ama ben seviyorum işte! Bir de bizim bu cam kavanozlardan İstanbul gri bir örtüyle kaplanmış gibi gözüküyor, hafif melankolik bir durum, farkındayım. Cam kavanozları güneşi püskürtmek için kapladıkları iki parmak kalınlığındaki camlardan bile soğuk gelip iliğinizi bulabiliyor. İşte böyle bir günde ofiste dosyaların ve imzalanması gereken evrakların arasına gömülmüşken telefonum çaldı. Arayan bundan dört yıl önce müthiş bir törenle dünya evine giren çok sevgili arkadaşım Coco… Neden Coco diyeceksiniz; kendisi Chanel delisi bir hatundur. Hem narin ve sade, hem şık ve gösterişlidir. Sade takılıp da nasıl gösterişli olabiliyor diye soracaksınız şimdi, bunu başarabilen nadir kadın vardır, belirtmeden geçemeyeceğim. Her neyse telefonu ilk başta sevinerek açtım. Fakat karşımdaki ses sevinmem için erken olduğunu söylüyordu.

- Sana ihtiyacım var!

Ağlıyordu, sebebini bilmiyordum ama önemli olduğunu hemen anladım; nerdesin, dedim. Çantamı aldım ve dosyaları, evrakları cam kavanozun içinde bana bahşedilen cam odada bırakıp kuzularıma haber vermeden binayı terk ettim. Arabada çok düşündüm, acaba ne olabilir diye… Aklıma ilk oğlu geldi, eğer öyle olsaydı söylerdi dedim içimden, pas geçtim. Ailesinden biri mi dedim, öyle olsa da söylerdi. Demek telefonda haykırarak söyleyemeyeceği kadar özel, ama kendine bile itiraf edemeyecek kadar önemli bir konuydu.

Kapıyı çaldım, açtı. Ağlamaktan yüzü gözü şişmiş, gecelik ve peçete konseptiyle beni karşıladı. Burnunu çekti, sanki hiçbir şey yokmuş gibi ilk cümlesi; hadi gel bir kahve yapayım da içelim, oldu. Gel-gitli bir konu olduğu belli; peki, dedim. O anlatana kadar bekleyecektim. Hazırlanması gerekiyordu. Kahvelerimiz oldu, oturduk. Saçlarını düzeltti, arkasına yaslandı, derin bir nefes aldı, gözlerini halının desenlerine sabitledi ve anlatmaya başladı.

- Kocam, beni aldatıyor.

Kahvemden bir yudum aldım, fincanı yavaşça masaya bıraktım. Peki, dedim, ne yapacaksın?

- Ben ne yapacağımı bilemiyorum Topuklu Ayakkabı, o yüzden seni aradım. Bu aldatma normal bir aldatma değil çünkü…

Uzun süredir mi devam ediyormuş, diye soruverdim. Benden bile eski, dedi ve anlatmaya başladı.

- Geçen gün Murat'ı da alıp Kanyon'a gittim. Dedim havalar güzelken biraz tadını çıkartalım hem Murat çabuk büyüyor, üstüne başına bir şeyler bakarım diye düşündüm. Ben tam park ederken "İ" aradı. Nerdesin, ne yapıyorsun diye Kanyon'a geldik dedim. Konuştuk biraz, kapattık. Aksilik bu ya, tam geldim park ettim bir baktım Murat'ın çantasını evde unutmuşum. Otoparka girdiğim gibi çıktım, eve geldim. Bir baktım "İ"nin arabası otoparkta, şaşırdım. Neyse eve çıktım, kapıyı açtım.

Durdu, anlatmaya mecali kalmamıştı sanki hıçkırarak ağlamaya başladı, ne gariptir hemen toparlandı ve anlatmaya devam etti.

- Kapıyı açtım. "Hayatım evde misin?" diye seslendim. Yatak odasına doğru yürüdüm, kapıyı yavaşça ittim bir baktım yatakta, hem de genç bir çocukla!

Öyle kaldım. Ne diyebilirdim ki o anda! Şoktaydım. Çabuk toparlanmam lazımdı, kahveyi nereye koyacağımı bilemedim, cümle kuramadım, eveledim geveledim; bir şey demem gerekiyordu, ben o yüzden oradaydım. Yoruma açık bir konu değildi. Eğer bir kadın olsaydı yataktaki, şunları sorabilirdim;

Kimmiş bu kadın?

Nerede tanışmışlar?

Utanmıyor mu eve kadını getirmeye?!

Ama böyle bir durumda sorabileceğim tek bir soru var;

Avukat buldun mu kendine?

Çünkü öfke ve riyaya gelene kadar daha önemli bir konu var. "İ" biseksüel ya da gizli gay! Belki yataktaki bir kadın olsaydı, durum daha farklı olabilirdi, yani en azından bir kere aldatıldığınızı bilir gider boşanırsınız. Ama bu durumda siz ilk günden beri aldatılıyorsunuz düşünsenize! Eşiniz erkeklere ilgi duyuyor, onlarla sevişebiliyor! Bu arada şunu da söylemek istiyorum; çok samimi gay ya da biseksüel arkadaşlarım var. Onlar ne olduklarını biliyorlar ve toplumun saçma sapan o ataerkil yapısına karşı göğüs gerip kimliklerini gizlemiyorlar. Hayat benim, tercih benim kime ne diyerek, aileleriyle görüşmeme pahasına bu savaşı verebiliyorlar. Ama bu rezil adam; Coco'nun yıllarını çalıyor, en kötüsü yalan bir dünya kuruyor ve herkesi bu yalan dünyada yaşamaya zorluyor, bir çocuk yapıyor, kariyerinde yükseliyor, toplum tarafından "mükemmel erkek" diye parmakla gösteriliyor, kısacası her şeye sahip olmak istiyor.

Coco'nun hayatı başına yıkılmış, yanımda oturuyordu. Dışarıdan bakıldığında ne mutlu bir aile diyebileceğiniz bu tablo bir anda bozulmuştu. Ben her şeyi geçtim; Murat ne yapacaktı? Annesine, babamla neden ayrıldınız diye sorduğunda Coco ne cevap verecekti? Hadi diyelim o safhayı atlattı; ileride Murat babasının gay olduğunu öğrendiğinde ne yapacaktı?

Eğer şöyle olsaydı; iki gay evlenip bir çocuk evlat edinip büyütselerdi, inanın o çocuk çok daha sağlıklı bir ruh taşıyabilirdi. Ama bir tarafta yıkılmış bir kadın, bir tarafta yalancı bir baba varken Murat'ın ruhsal gelişiminin sağlıklı olmasını bekleyemezsiniz.

"İ" arayıp bu konunun aralarında kalmasını istemiş, ezelden beri gay olduğunu itiraf etmiş ve Coco’dan özür dilemiş. Bunun özrü mü olur?! Coco yıllardır düzensiz ve heyecansız cinsel hayatlarını hareketlendirmek için elinden geleni yaparken, bütün yolları denerken ve her şeye rağmen mükemmel kocasını suçlamak yerine hatayı kendinde ararken "İ"nin aklı neredeydi?
İşte şimdi net konuşabilirdim; sakın, dedim; sakın! Avukatına eşimden "gay" olduğu için boşanmak istiyorum diyeceksin. Sana bunları yaşattığı için bir bedel ödemeli ve bu bedel de gerçekler olmalı, dedim.

Durdu; haklısın. Peki, Murat ne yapacak, diye sordu.

Bu çok zor bir soru benim için çünkü çocuğum yok, dedim. Ama illaki bir gün bu gerçeği öğrenecek, sen ne zaman öğrenmesini istersin; Murat'ın bir arkadaşıyla yattığı zaman mı, yoksa barda babasını bir erkekle sarmaş dolaş gördüğü zaman mı? Sen seç, dedim. Ama tekrarlıyorum, benim bir çocuğum yok o yüzden bir anne olarak değil, bir kadın olarak bu soruya cevap veriyorum. İstersen dikkate almayabilirsin söylediğimi…

Coco kalktı, telefonu aldı ve avukatını aradı;

- İyi günler… Boşanma sebebimi değiştirmek istiyorum. Şiddetli geçimsizliği değiştirebilir miyiz? Ne mi yazacağız, düşündü. Cevap verdi; eşimin "gay" olduğunu ve beni aldattığını yazalım lütfen. Ben şiddetle geçinebiliyorum.

Telefonu kapattı. Bir kadeh bir şeyler içelim bence, bunu kutlamalıyız, dedi. Gülümsedim, yerimden kalktım Coco'ya sarıldım. Sonra el ele tutuştuk ve bir şeyler içmek için dışarı çıktık. Tabii biz sadece arkadaşız…

3 yorum:

  1. kadın olsaydı neden avukat buldun mu diye sorulmuyor du :) kadınla aldatınca affedilme olasılıgı var mı yani :))

    YanıtlaSil
  2. sevgili topuklu ayakkabı.yazıyı okudum ve yorum yapmak zorunda hissettim.coco için üzüldüm.kocası için de açıkçası üzüldüm.mesela kendimden örnek vereyim sen durumuma ne dersin bilmiyorum ben bir erkek olarak kadınlar gibi düşünürüm.ayrılıkta ben kendimi hırpalarım.ve bir kadının en iyisine sahip olması gerektigine inanırım.o yüzden bunları yazıyorum.bana ulaşmak istersen seslenmen yetecektir.sevgiler,saygılar.

    YanıtlaSil
  3. Merope@ hayır kadınla aldatırsa işin içine savaş girer. O yellozu bulup parcalama isteği dogar. Onun nesi varmış ki benden daha mı iyimiş ki soruları dogar. İşin aslı astarından sonra terkedılır.
    Ama gay bı koca, hayalet bır kadın sunar ınsana. Ne sacını basını yolabılırsın ne kıyas yapabılırsın. Tıskınç bişey.
    Adamın gay oldugunu herkes ogrenmelı bencede.
    Rezıl rusva olsun. O cocugu yaparken neler dusundu acaba? Gay kımlıgını saklamak ıcın son ve guzel bır rotuştu makyajında herhalde cocuk.
    Çok boktan.

    YanıtlaSil