13 Mayıs 2009 Çarşamba

Erkekler kadınları neden kategoriye ayırır?

Her gün hayatımızdan bir gün daha çalan plaza hayatının yorgunluğunu atmak ve biraz nefes almak için çok eski bir arkadaşımla buluşmaya karar verdik. Biz ona burada kısaca ‘İri’ diyelim. Neden derseniz; kendisi 1.95 boyunda, 90 kilo ağırlığında kocaman bir erkek… İri’nin fikirlerine ve beynine çok saygı duyarım. İri’ye bir şey sorarsanız kesin cevabını alırsınız. RTUK gibi kesintiler yapmaz, aklından geçen her şeyi net cümlelerle size aktarır. İri’nin bu huyunu bildiğim için uzun zamandır aklıma takılan bir soruyu onunla da paylaştım; erkekler neden kadınları kategoriye ayırır?

Evet, bu soruyu hep merak etmişimdir. Evlenilecek kadın, yatılacak kadın, gezilecek kadın, konuşulacak kadın… Eni sonu gezdiğin kadın da, yattığın kadın da evleniyor. Aradaki fark nedir?

İri içkisinden bir yudum aldı ve bu önemli soruyu cevaplamak için geriye doğru yaslandı. Başladı anlatmaya… Şimdi Topuklu Ayakkabı, hani benim daha önceki kız arkadaşımı hatırlıyorsun değil mi? Kendisi benim için çok değerliydi. Harika bir kızdı, yatakta da inanılmaz anlaşırdık. Erkeklerin fetişleri vardır, işte ben fetişlerimi onunla yaşıyordum. Beyinlerimiz de uyuşuyordu. Okuduğumuz kitaplardan tut da sevdiğimiz yönetmenlere kadar. Yani kültür farkı yaşamıyorduk. Ama dışarı çıktığımızda, yani o yanımdayken rahatsız oluyordum. Kendimi ona fazla görüyordum. Hatırlarsın biraz kilolu bir kızdı. Ki biliyorsun ben kilolu bayanları severim. Fakat biraz uzun boylu, ince topuklu ayakkabı giyen bir kadını da yanımda görmek hoşuma gider. O beni çok seviyordu, ben de onu çok seviyordum ama sadece insan olarak… Yani dediğim gibi o benim için çok değerliydi. Kız bana tapıyordu başka ne isteyebilirim ki. Ama gel gelelim olmadı işte, ben Asıl Kız’a geri döndüm (Döndüğü Asıl Kız, İri’yi zamanında terk etmişti). Asıl Kız’dan aldığım haz başka, tamam fetişlerimi onunla yaşayamıyorum. Diğer kızı da çok üzdüm biliyorum ama ne yapabilirdim ki?

Ben başlıyorum düşünmeye… Bir erkekle kadının ilişkisindeki en önemli nokta cinsel yaşam değil midir? Fetişler ne zaman ikinci plana atıldı? Yani evleneceğim kadın temiz pak olmalı, fetişlerimi yaşayacağım kadın ayrı mı olmalı demekti bu? Bir erkeği elde etmek için illa onu terk mi etmek gerekiyor? Bu düşüceler kafamda dolanırken, ağzımdan şu cümle çıkıveriyor, tutamıyorum; ne kadar saçma!
Bir kadın bir erkeği deli gibi seviyor, onu mutlu etmek için bütün fetişlerini gerçekleştiriyor. İlişkide önceliği erkeğe veriyor, o ne derse o oluyor. Ama erkek bununla mutlu olmuyor. Tamam, anladık. Peki, hem kilolu bayanlardan hoşlandığını söyleyen, fetişlerini bunun üzerine kuran adam neden yanında kilolu bir bayan dolaştırmak istemiyor? Dış görünüş birinci plana mı yerleşti şimdi de…
Olaya bir de kadın gözüyle bakalım.

Bu pirüpak gözüken Asıl Kız daha önce acaba kaç erkeğin fetişini gerçekleştirmiştir düşünsenize… Erkekler kadınları böyle kategorilere ayırıyorlar ama işin aslı, yani kadının aslı maalesef bu değil. Nedenine gelince; kadın o noktaya gelinceye kadar kaç erkekle birlikte olmuştur biliyor musunuz? En az on. Erkeği tanıması için zamana ihtiyacı vardır. Kadının ilk ilişkisinde canı yanar, ikincisinde saftır erkeğe yine inanır. Üçüncüsünde akıllı davranmaya çalışır, erkeği zekâsıyla korkutur ve kaçırır. Dördüncü ilişkisinde hem hafif meşrep kadını hem de akıllı kadını oynar erkeği şaşırtır ve yine kaçırır. Beşincisinde çıraklıktan çıkmıştır erkeğe değer vermez ve kendine âşık eder, ama bu ilişki maalesef kadını mutlu etmez. Altıncısı ve yedincisi beşincisine benzer. Sekizincisi çok büyük bir aşktır ama kadın aşkı yönetmeyi beceremez, evliliğe giden yolda tökezler. Dokuz tırıvırıdır. Onuncu ise bingodur!
Gördüğünüz üzere pirüpak Asıl Kız… Kime göre, erkeğe göre. Kadın belli bir tecrübeye sahip olmadan erkeğe kendini nasıl lanse edeceğini bilemez. Emin olun her kadın bu yoldan geçmiştir. Her kadın tek gecelik bir ilişki yaşamış, kimi zaman bir erkeğin fetişi olmuş, kimi zamansa kendi fetişini yaşamıştır. Yani pirüpak hiçbir erkek ve kadın yoktur. Erkeğin fetişini yaşadığı o kadın, gelecekte başka bir erkeğin karısı olacaktır.

Böylece erkekler kadınları kategorilere ayırdıkları için her zaman mutsuz bir evlilik yaşayacak, kadınlarsa evliliklerinden mutlulukla bahsedeceklerdir.
Buna benzer yaşadığım bir ilişki vardı. O’nu sonra anlatacağım ama şöyle bir üzerinden geçmek istiyorum. Yatakta inanılmaz anlaşıyorduk, kafa yapımız da çok uyumluydu ama gelin görün ki ben evlenilecek kadın değildim. Neden? Düşünce özgürlüğüm vardı, İstanbul kızıydım, fetişlerimden utanmıyor ne istediğimi biliyordum, sorduğu her soruya dürüstlükle cevap veriyordum. Bugüne kadar kaç kere âşık oldun Topuklu Ayakkabı? Bir kere. Kaç erkekle birlikte oldun Topuklu Ayakkabı? Şu kadar. Sonuç: Ben orospu oldum. Biliyorum ki O, hiçbir zaman mutlu olamayacak, çünkü kafasında yarattığı kadın profili bu dünyada yaşamıyor. Ve şunu da söylemekten çekinmeyeceğim, bulup bulabileceği en iyi kadın maalesef benim… Çünkü en iyi kadın, dürüst kadındır.

İşte erkekler kendilerini böyle mutsuz etmeyi başarırlar. Kadınlar da kendilerini olmadıkları bir kadınmış gibi lanse etmeyi öğrenirler. Evlilikler de öyle mutsuz mutsuz yürüyüp gider…

Bir dahakine kadınlar erkekleri neden kategoriye ayırır?