18 Mayıs 2009 Pazartesi

Ne kadar büyük?

Hafta sonu kendi ellerimizle mahvettiğimiz dünya, ne kadar ısındığını ve bize yaşanacak ne kadar zaman bıraktığını gösterdi. Biz insanoğlu ise hava harika diyerek kendimizi dışarı attık. Bu gruba ben de dâhilim ama en azından bilinçli bir ‘tüketiciyim’.

Kızlarla buluştuk, önce sahil kenarında güzel bir kahvaltı sonrasında ise dedikodu yapacağımız bir mekân belirledik, kahvelerimizi söyledik ve başladık erkekleri çekiştirmeye… Bu arada şunu belirtmek isterim ki, kadınlar erkeklerden daha edepsizdir. Neden mi? Erkekler ilişkilerini ulu orta konuşmayı sevmezler, kadınlar ise şirketin çaycısıyla bile erkek arkadaşının penisinin büyüklüğünü konuşabilir. Erkekler genelde tek gecelik ya da önemsemediği kadınlar hakkında, mahrem dediğimiz konuşmaları yapar. Bu muhabbetin yarısı kendi performansıyla (zaten yalandır) diğer yarısı da kadının uzuvlarıyla ilgilidir.

Bizler ise daha acımasızızdır. İster tek gecelik bir erkek, ister hayat arkadaşı, ister erkek arkadaşımız olsun her detayı konuşuruz ve bundan da utanmayız. Yani,(erkekler bu kısım sizin için) kız arkadaşınızın en samimi arkadaşıyla tanıştığınız an bilin ki; o kız sizin penisinizin boyutunu, penisinizin şeklini, performansınızı, hatta sırtınızda kaç tane beniniz olduğunu biliyordur. Şimdi bu nasıl olur diyeceksiniz, cevabı çok basit. Kadınlar arasında hiçbir zaman dile getirilmemiş bir anlaşma vardır. Bir kadın bir erkekle birlikte olmuşsa, o erkek ortamdaki diğer kadınların dünya ahret ‘bacısıdır’.

Oysa erkek anlatmaz, anlatamaz. Diğer erkeklerin kız arkadaşıyla ilgili fanteziler kuracağını adı gibi bilir. Anlatmasa da kuracağını bilir ama ihtimalleri minimuma indirmek en mantıklısıdır.

İşte biz de kız kıza böyle bir muhabbetin içindeydik. Bir cafenin kocaman minderlerinde denize karşı yatak muhabbeti yapıyorduk. Karşıdan bizi görenler emin olun dünya meselelerinden tartıştığımızı sanabilirdi. Ama konumuz o hafta; ne yapmıştık, nasıl yapmıştık, neden yapmıştık, nerede yapmıştık, ne zaman yapmıştık, kiminle yapmıştık…

Tayfamızın en çok konuşanı Kalimero oturumu açıyor;

- Artık Ufaklık* haftanın 5 günü bende kalıyor. Sanırım ilişkimiz farklı bir yöne doğru ilerliyor.

*Ufaklık dememizin sebebi; Ufaklık’ın Kalimero’dan 5 yaş küçük olmasından kaynaklanıyor.

- E ilerler tabii 2 sene oldu dile kolay, diyorum.

- Öyle deme Topuklu Ayakkabı, 2 senedir bana bir kere seni seviyorum demedi ama yanımdan da ayrılmıyor. Ona sorsan biz hala çıkmıyoruz! Var mı böyle bir şey! İş çıkışı gelip beni alıyor, eve gidiyoruz, yemek hazırlıyoruz, sevişiyoruz. Annem de artık bir şey demiyor, alıştı ona. (Kalimero ile annesi aynı apartmanda oturuyor, alt katta Kalimero, üst katta annesi) Geçen gün Ufaklık’ın ailesine yemeğe gittik. Babamı da davet ettiler. Babam ‘Bu işte bir terslik var, Ufaklık’ı istemeye mi gidiyoruz’ dedi. Yerin dibine girdim. Babam haklı, bizim ilişkimiz nereye gidiyor. Artık eskisi gibi de sevişmiyoruz. 1.5 dakikada hop boşalıyor, bitti. Tamam, ben de orgazm oluyorum o arada ama…

- ‘Yuh, 1.5 dakikada orgazm mı oluyorsun? Nasıl oluyor o!’ diyerek gözlerini patlatıyor bizim Parti Kızı.

Kalimero hiç istifini bozmadan; ‘Ne yapayım, çok zevk alıyorum heriften, iyi uyarıyor beni… Baktım o gelecek, ben de geliyorum hop bitti!’

- Tamam, haklısın. Biraz daha sabret bakalım ne olacak Kalimero, bak benim halime hala bekliyorum.

Bunu söyleyen Aşk Böceği… Bu Aşk Böceği’nin hikâyesi çok acıklı, sizi en baştan uyarayım. Size şimdi anlatmayacağım onun hikâyesini korkmayın.

Parti Kızı, Aşk Böceği’nin sabret kelimesini hiç duymamış gibi tekrar soruyor;

- Nasıl 1,5 dakikada orgazm oluyorsun, ben hala anlamış değilim!

Ben de onaylarcasına kafamı sallıyorum. Kalimero o müthiş kahkahalarından birini atıyor. Sıra Parti Kızı’na geliyor.

- Geçen perşembe bir açılışa davetliydim, neredeyse herkes oradaydı. Sen niye gelmedin Topuklu Ayakkabı?

Kısa ama imalı bir cevap veriyorum:

- Duş almam gerekiyordu eve gittim, bir daha da dışarı çıkmak gelmedi içimden.
Kalimero araya giriyor;

- E o gün bendeydin sen, ne alaka anlamadım ben?

Anlatacağım diyorum ve pası Parti Kızı’na veriyorum.

- İşte o gece inanılmaz bir herifle tanıştım. Çok yakışıklı kızlar, inanamazsınız.

Ben hemen yaftayı yapıştırıyorum.

- Ya gaydir ya da yatakta kötüdür. O da olmadı penisi küçüktür.

Hepimiz gülmeye başlıyoruz. Nedenine gelince; yakışıklı erkeklerin muhakkak bir kusuru olur. Tanrı adaletlidir, buna inanın! Bu cümleyi de unutmayın bir dahaki yazı bu konuyla ilgili…

Parti Kızı: Yok, penisi çok büyüktü.

Kalimero: Ne kadar büyüktü?

Parti Kızı: Valla bugüne kadar gördüklerimin en büyüğüydü.

Ben: Biliyorum, ölçtük biz.

Kalimero: O nasıl oldu be! Delirtmeyin beni, doğru düzgün anlatsanıza şunu.

Parti Kızı: Ben, Krakerlerden* biriyle konuşuyordum, birden yanıma geldi.

*Kraker, mankenlere verdiğimiz takma isim


Kalimero: Onu demiyorum be, geç oraları ne kadar büyüktü, nasıl ölçtünüz?

Parti Kızı: Aman dur yahu, kafamı karıştırdın. Gece tanıştık işte neyse bunun teknesi varmış. Beni teknesine davet etti. Şunu belirtmeliyim, muhakkak teknede sevişmelisiniz, çok zevkli. Eğer dalgalarla ritmi yakalarsanız süper oluyor.

Kalimero: Hadi ya, tatile çıktığımızda sıkıştırayım Ufaklık’ı teknede o zaman. Eee?

Parti Kızı: Gece fark ettim büyük olduğunu ama içkiliydim. Sabah uyandım ilk Topuklu Ayakkabı’yı aradım. Dedim Topuklu bu çok büyük bir şey. O da ne kadar büyük diye sordu, ben de ne bileyim dedim. Ölç o zaman dedi. Ama neyle?















Kalimero: Beni niye aramadın ya!

Parti Kızı: Ne bileyim, Ufaklık var yanında, uyuyordur diye aramadım.

Kalimero: Hayatında biri olunca güncel olayları kaçırıyorsun işte, tek kötü yanı o. Yeni bir pozisyon keşfettiniz mi bari?

Parti Kızı: Yok keşfetmedik, bildiğin seks işte. Neyse Topuklu dedi ki, eğer teknedeysen muhakkak bir Lampada Feneri ya da dürbün vardır onlarla ölç dedi. Ben de çıktım bakındım ama bulamadım. Sonra Topuklu, deodorantın var mı dedi. Hemen çantamdan aldım deodorantı gittim yanına… Telefonu da kapatmıyorum ama uyansa kepazelik yani! Yavaştan bir iki oynadım vatandaşla, hemen kalktı. Zaten sabah ereksiyonu da var işin içinde. Usulca deodorantı yanına yaklaştırdım. Vallahi deodoranttan bir iki santim büyüktü kızlar. Kalınlığı da hemen hemen aynı!

Kalimero: Oha! O ne be, at mı bu!

Ben kendimi yandaki mindere atıyorum. Gerçekten de böyle büyük penisler var. Bana çok korkutucu geliyor ama büyük penis fanları da yok değil. Bu ülkede, sırf bunun için yurt dışına seyahat eden kadınlar var, bilmem haberiniz var mı?

Parti Kızı şen bir kahkaha patlatıyor ve devam ediyor;

- Cidden Kalimero inanamazsın, ha durun deodorantı göstereyim size.

Parti Kızı’nın deodorantı çantasından çıkartıp masaya koyuyor. Bir bakıyoruz % 33 daha fazla yazıyor üzerinde… Hepimiz kahkahalar atıyoruz, bütün masalar bize bakıyor ama kendimizi tutamıyoruz. Ben dayanamayıp soruyorum;

- Terlemeyi önledi mi bari?

Parti Kızı: %33 daha fazlayı sen de bir dene bakalım, terliyor musun terlemiyor musun?

Aşk Böceği: Sonra ne yaptın Parti Kızı, adam uyanmadı mı?

Parti Kızı: Yok ben hemen kaçtım yattan, bir daha içimde böyle büyük bir şey hissetmek istemedim. Hele ayık kafayla hiç çekilmez.

O sırada Kalimero bana dönüyor; Sen neden duş almak zorundaydın canım, hele bize bir açıkla bakalım.

Ben kahvemden bir yudum aldıktan sonra başlıyorum anlatmaya…

- Şimdi Kalimero, sen o gün kuaföre gittin ya, ben de Love is God ile tavla oynuyordum hani…

Kalimero: E, dur bi dakika anlamadım?!

Ben anlatmaya devam ediyorum; İşte sen kuafördeyken, Love is God beni evinde tavla oynamaya davet etti. Hava da sıcaktı, ev daha serin olur dedi. Evde devam ettik tavlaya… Aslında tam tavla da oynamadık ama…

Kalimero: Hadi canım! Love is God ile yattınız mı?

Ben bombayı patlatıyorum: Evet, yattık canım…

Kalimero: Ne arada oldu bu be! Benden yarım saat sonra kuaföre geldin sen de. Yarım saatte neler oldu yahu, bir arkamı dönmeye gelmiyor kızım hemen bir haltlar karıştırıyorsun. Şimdi bu adam benim yan dükkân komşum, Allah canını almasın!

Parti Kızı: Köfteci değil mi o? Omuzları çok güzel ama yahu…

Ben gülerek devam ediyorum: Köfteci diye küçümsemeyin ya, hem evet omuzları çok güzel.

Kalimero: Bu hatun gibi cinsel hayatı aktif olan birini tanımıyorum ben! İyi miydi bari?

Aşk Böceği: Sana inanamıyorum Topuklu Ayakkabı!

Parti Kızı: Boş ver her seks kârdır, e anlat hadi Topuklu Ayakkabı…
Onlara anlattığımı size de anlatacağım, uzatmaya değmez. Kötüydü. Bütün köfteciler böyle değildir diye ümit ediyorum. Bu arada Love is God’ın fiziği muhteşem. Dışarıdan bakıldığında her kadının arzulayabileceği bir tipi var. Ama sorunu şu; hem erken boşalıyor hem de boşalırken kahkaha atıyor. Güler misin, ağlar mısın? Kızlarla bu konuyu da tartışıyoruz; Erkekler boşalırken neden değişik tepkiler verirler? Bu diyalogu size daha sonra aktaracağım.

Saate bir bakıyoruz akşamüstü olmuş bile. Zamanın nasıl geçtiğini anlamıyoruz. Hesabı ödeyip arabalarımıza doğru yürürken Kalimero; ben acıktım diyor.

Parti Kızı: Ben de acıktım ne yapsak ki?

Aşk Böceği: Hadi köfte yemeye gidelim!

Kalimero: Başka yerde yiyelim bari...

Hepimiz gülerek köfte yemeye gidiyoruz. Tabii daha 'iyi' olduğunu düşündüğümüz başka bir köfteciye…

1 yorum:

  1. haha, şahane!

    tanrı insanları ikişer tane yaratmış ama kadınların hepsi bir. sadece dış görünüşleri farklı. mesela sizden bende de var 3 tane, onların da var sizin gibi arkadaşları...
    kadın olmak ne eğlenceliymiş yahu, okuyunca bir kez daha farkettim.

    YanıtlaSil